Sevgili Arkadaşlar;
Buraya yazdığım, anlatmak istediğim paylaşımlarımı anlamak yerine özellikle başka yerlere çekenlere, beni taraf göstermeye çalışan değerli arkadaşlarıma sesleniyorum. Sizlere kendimi çok net ve açık bir şekilde tekrardan ifade etmek istiyorum.
Ben doğuştan Engelli bir bireyim. 30 yaşındayım, hayatımın son 21 yılı toplumun içinde yalnız mücadele etmekle geçti. Yani 9 yaşından beri yalnız yaşıyorum. Yatılı okulda okudum, öğrenim hayatım bittikten sonra özel şirket olmak üzere bir çok yerde çalışıp bu günlere geldim. Devletimizden bu yaşıma kadar hiç engelli maaşı almadım, hiç kimseden yardım beklemedim, kendi kaderimi ailem dahil hiç kimsenin insiyatifine, merhamet duygularına bırakmadım.
Allah devletimize milletimize zeval vermesin, devletim beni okuttu. Hayatım boyunca hep sorumlu ve duyarlı bir vatandaş olmaya çalıştım. 30 yılım Engelli birey olarak mücadele ile geçti. Kendim ve Engelli olan kader arkadaşlarımın sosyal ve kültürel hayata dahil olmalarında ki Engellerle mücadele ettim, hala da buna devam ediyorum.
Eğitim, sağlık, istihdam, sosyal ve kültürel hayatta var olmamızın çabası içinde oldum. Bu varoluş mücadelemizde önümüze çıkan Engelleri ve nedenleri anlatmaya çalışarak çözümüne katkı sunmanın mücadelesini verdim. Bu yazdıklarımın peşine ne kadar büyük bir inat ve azimle düştüğümü, bu çabayı verdiğimi beni tanıyan çevrem, iş arkadaşlarım, hayatıma şahit olan herkes bilir.
Ben EKPSS sınavında ki eksiklerin giderilmesinde, ulaşılabilirlik yasasının hayata geçirilmesinde, yasalara rağmen Engelli işçi çalıştırmayıp cezasını ödemeyi cazip bulan kurumların haksızlığında, eğitim eşitsizliğinin dillendirilmesinde, sağlık politikalarının biz Engelli insanların hayati önem arz eden ödeneklerinin kesintisinde, AVM'lerin Engelli otoparklarındaki üç kağıtçılığında vb. gibi bir çok sorunumuzda hep ön planda göğüs gererek, cesurca ve tek başıma mücadele ettim. Beni şahsi olarak ilgilendirmeyen bir çok konuda bile öne atıldım. Buna resmi kurumlar da dahildir.
Sevgili Ayhan Metin dahi şahittir. Kendisi bu mücadeleleri verdiğimde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında Özürlü ve Yaşlı Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı idi. Tanışmamız dahi bu mücadeleleri verirken oldu. Bu saydığım kurumların bütün bürokratları beni tanır. Benimle hiç alakası olmayan bir çok mücadeleyi ben tek başıma yürütüyordum. Ben bu mücadeleleri verirken Engelli Federasyonları, Engelli Vakıfları ve Engelli Dernekleri ve sevgili başkanları ki çoğu Engelli olmayan yöneticiler başında hep sessiz kalmayı ve başında bulundukları pastayı riske atmamanın hesaplarını yapıyordu.
Bakın değerli dostlarım Türkiye de Engellilik bir pasta haline getirilmiş ve bu pasta parçalara bölünmüş ve birileri Engelli veya değil bu pasta parçaların başında duruyor. Herkes sahip olduğu o parçayı kaybetmemenin hesabını yapıyor. Bu menfaat hesabına dayanarak bir çok şeye sessiz kalıyor. Engellilik sorununun özeti ne acıdır ki bu...
Tüm içtenliğimle söylüyorum ülkemiz insanı dünyanın en vefakar, en merhametli ve en vicdanlı toplumlarından biridir. Menfaat hesapları yapanlar benim ülkemin değerli yurttaşlarının bu merhamet duygularını çok ama çok iyi kullanıyor.
Ülkemizde Engellilere bakış açısı acıtasyondan ibarettir, bu bakış açısı değişmedikçe bizim sorunlarımız hep menfaate çevrilecektir. Yaşadığımız sorunların en net ifadesi bu olduğunu bir Engelli olarak gönül rahatlığıyla söylüyorum.
Gelelim asıl konumuza. Ben kendim gibi bu acıtasyonu hayatının hiç bir aşamasında kullanmamış, hayatta hep dik durmuş ve başarılı bir şekilde toplumda kendine yer edinmiş, her zaman kefil olduğum, kalitesinden asla şüphe duymadığım kader arkadaşlarım Ali Şirin, Ayhan Şahin, Serkan Küden, Hayati Erdem ile bir spor kulübü kurduk. Güçlü Eller Engelliler Spor Kulübü. Biz kulübümüzü kurarken kendimize bir çizgi çizdik. Engelli sporlarının menfaati için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Hem sporumuzu başarıya götüreceğiz hemde spor hayatımızda ki sorunlarının çözümüne katkı sunacağız. Engelli sporculara ve kader arkadaşlarımıza elimizden gelen desteği vereceğiz. Dini, dili, ırkı, siyasi görüşü, özel hayatı yargılamadan bu ülkede ki tüm Engelli sporculara, spor yapmak isteyip de imkan bulamayan tüm Engelli kardeşlerimize, Engel gurubu ne olursa olsun elimizden geldiğince destek çıkmaya söz verdik.
Bu doğrultu da öncelikle İşitme Engelliler Badminton branşını açarak o sevimli kardeşlerimize kol kanat gerdik. İlk yılımızda bizleri Türkiye Kupası ile ödüllendirdiler. Bizler bu sevinci yaşarken İşitme Engelli Kardeşlerimizden bazıları Bedensel Engelliler İşitme Engellileri kullanıyor diye önümüze set örmeye çalıştılar. Başarılı olamadılar.
Bedensel Engelliler Badminton branşımız ilk yılımızda Türkiye İkinciliği ve Üçüncülüğü ile ödüllendirdiler bizi...
Ve Tekerlekli Sandalye Basketbolu branşında ilk yılımızda Bölgesel Lig B grubunda mücadele etmeye başladık. Çıktığımız 5 resmi maçtan da çok farklı galibiyetlerle ayrıldık. Hedefimiz 1. Lig...
Bu arada biz Kulüp olarak açılış programımızda 30'a yakın ihtiyacı olan kader arkadaşımıza Tekerlekli Sandalye temin edip dağıttık. Spor kulübü olarak alanımız olmasa da bir çok kader arkadaşımızın sorunlarına cevap verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Kulüp sitemizden çağrı yaptık. Spor yapmak isteyip de imkan bulamayan tüm Engelli kardeşlerimize Engel grubu ne olursa olsun kapımız açıktır. Ve kulübümüze mensup tüm sporcularımızın başta sağlık, iş ve özel hayatlarında ki tüm sorunlarına cevap vermek için çabalamaktayız.
Sporcularımız şahittir.
Kulübümüzü kurduktan sonra resmi ziyaretlere başladık. İlk ziyaretimiz Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Sayın Demirhan Şerefhan' a oldu. Kulüp olarak camianın fertleri olarak, federasyonun eksik kaldığı yanları ve eleştirilerimizi ilettik. Yapılması gereken eksikliklerin giderilmesinde katkı sunabileceğimizi ilettik. Hem eleştirdik hemde sorunlarımızın çözümüne destek olabileceğimizi söyledik.
İkinci ziyaretimizi Spor Genel Müdürümüz Sayın Mehmet Baykan Bey'e yaptık. İlettiğimiz ilk talepler camiamızın yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileri oldu. Sayın Genel Müdürümüz ilettiğimiz her soruna ve taleplerimize samimiyetle cevap verdi. Bizlere başarılar diledi bir kez daha teşekkür ediyoruz Genel Müdürümüze.
Biz kulüp olarak en başından beridir söylüyoruz Federasyonumuz Başkanının Tekerlekli Sandalye Basketbol Sandalye ticaretiyle uğraşan birinin olması hiç etik değildir. Bunu değerli Spor Genel Müdürümüze de ilettik. Bizler elimizi en başından beri taşın altına koyduk ve bu amaçla çıktık yola. Yaşadığımız bu süreçlerin tüm aktörleri hayatta ve bunlara şahittir. Biz samimiyetimizden ve çizgimizden ödün vermeden geldik buralara.
Yaşanan son olaylar hepimizin malumudur. Kulüp olarak çizgimiz ve hedeflerimiz doğrultusunda bizlere düşenleri yapmaya çalıştık. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum. Ülkemizde ki Engelliler bundan 10 - 15 yıl öncesine nazaran çok çok daha iyi durumda ve daha iyi imkanlara sahipler. Bu yerlere gelmemize ön ayak olan ve bizlere bu imkanları sunan devletimize siyasetçilerimize ve bu değirmene su taşıyan siyasi görüşü ne olursa olsun tüm kesime, büyüklerimize şükranlarımızı iletiyoruz. Bu gidişat umut verici bir yaşamın müjdecisidir bizler için. Spor Federasyonumuzda yaşanan son gelişmeler karşısında kulüp olarak görüşlerimizi ve korktuğumuz olayları anlatmak istedik. Bazı kesimler ilettiğimiz bu haklı eleştirilerimizi anlamak yerine, bizleri birilerinin koruyuculuğunu üstlenmek ile suçladılar, taraf gibi gösterme çabasına girdiler, yeri geldi tehdit edildik, yeri geldi bizlere önemli görevler teklif edildi.
Anlamak yerine genellikle yerden yere vurulduk, anlatmak istediklerimiz kimin işine gelmediyse o taraf üstümüze geldi. Bu gibi basit davranışlar asla bizi çizgimizden çıkarmayacaktır. Ben kulübümüzün tavrını ve camiamızın sürüklendiği bataklığı anlatmaya çalışırken bazı isimlerden bahsettim, bahsetmek zorundaydım. Bizim hiç kimseyle şahsi bir sorumuz yok bunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum. Görüşlerine katılmadığımız kesimler vardır tabi ki, kimsede bizim görüşümüze katılmak zorunda değildir. Ben bu eleştirileri yaparken kimsenin kişiliğini hedef almadım.
Müslüm Öztürk sporcu kardeşimiz ve camiamızın bir ferdi yaşadığımız sorunlara karşı tavırları hakkında görüşlerimi bildirdim camianın bir ferdi olarak. Müslüm Öztürk'ün görüşleri, çizgisi bize her ne kadar uzak olsa da camia ile ilgili söylemlerine karşılık fikir beyan ettim.
Cavit Torun benim yakın bir arkadaşım camiayla ilgili söylemlerine karşı fikrimi söyledim ve camiamız başkanlığına aday olan Sayın Arif Ümit Uztürk kendilerini tanımam ama araştırmalarım ve görüşlerine değer verdiğim tüm kesimden hakkında güzel şeyler duyduğum Engelli bir kader arkadaşımızın babası. Kendileri gelişmeler sonucu adaylığını hiç tahmin etmediğimiz bir anda önümüze adaylığı konulan bir büyüğümüz...
Ve adını dahi hiç zikretmediğim ve bana karşı tavır alan, anlatmak istediklerimi farklı yerlere çekme çabasından çekinmeyen sevgili Garip Inal. Önce Demirhan beyin yanında olan şimdi ise Demirhan beye karşı olan sevgili Garip İnal. Adını sayamadığım ve tanımadığım onlarcası. Beni camiada yeni olmakla suçlayan, camiada küçük bir bebek konumunda olduğumu söyleyen büyümem gerektiğini düşünen komik ithamlar.
Görüşlerimi çok net bir şekilde tekrardan ifade ediyorum. Bu ismini saydığım bir çok camiamız ferdi ile kişisel hiç bir husumetim yoktur. Değerli Arif Ümit Uztürk başkan adayımızla hiç bir kişisel husumetimiz yoktur, kendilerinin camiaya adaylığı ve sürecinde yaşananlar karşısında görüşlerimi ifade ettim ve söylemlerimin harfiyen arkasındayımdır.
Anlatmak isteklerim Başkan adaylarının camiaya katkı sunmaları camia için yapacaklarını anlatmalarından, projelerini anlatmalarından, eksik gördüklerine karşı uygulayacakları önlemlerden bahsetmelerinden ve bu konuda ne kadar samimi olduklarından geçer. Hiç kimsenin bir aday yada adayları ilahlaştırmasına ve camianın bütün kesimlerinin sesi olduğunu ifade etmesi haddine gerek yoktur. Bu gelişmeler neticesinde sessiz kalan adayların ve kendilerini savunan kişilerin bu çığırtkanlığı karşısında sessizliği bizim onların samimiyetini sorgulamamıza neden olmaktadır. Adaylar önce kendilerini ifade edebilmeleri gerekir. Bu bir futbol maçı değildir. Amigoluğa gerek olmamalıdır.
Camiamızda yaşanan gelişmeler bizleri kuşkulandırmakta ve herkesin samimiyetini sorgulamamıza neden olmaktadır. Mevcut Federasyon yönetiminden istifa eden Sayın Kaya Çilingiroğlu'nun ve hala yönetimde olan Sayın Osman Tanburacı'nın açıklamaları ortadadır. Neymiş efendim Sayın Yavuz Kocaömer'in ricasıyla girdik yönetime. Yani bir selamla yada hatırla girdik demek istediler. Kimseden ses çıkmadı tepki gelmedi. Engelli camiasına hizmet etmek onlara destek çıkmak referansla olmaz efendiler. Bu açıklamaları ve yönetimde oldukları bu süreçte camiamıza hiç bişey katmadıkları orta da. Bu süreçte en fazla 3 yada 4 yönetim kurulu toplantısına katıldığını ifade ediyor Sayın Çilingiroğlu göğsünü gere gere.
Değerli dostlarım bizler hiç kimsenin merhamet duygularına kalmadık o kadar aciz ve güçsüz değiliz. Her şey ortada. Böyle samimiyetsiz bir ortamda kimse susmamızı beklemesin. Ismarlama adaylara da yöneticilere de ihtiyacımız yok.
Engelli yada Engelsiz fark etmez bizleri anlayan sorunlarımıza vakıf birilerinin yönetimde olması bizlere gelecek sunar ancak.
Merak edenler için söylüyorum Başkanlığa Aday olmayı düşünmüyorum olmayacağım da. Benim bir kulübüm var yeni yola çıktığım hedeflerimizin ortak olduğu yol arkadaşlarım var. Onları ve kulübümü hiç bir yere bırakıp gitmem şu aşamada, ama bilmenizi isterim ki bir gün görev almamız gerektiğine inanırsak ve kendimizi o göreve hazır hissedersek bundan kaçınmayız, başımız dik çıkar ortaya kendimizi ve samimiyetimizi camianın takdirine sunarız.
Saygı ve Selamlarımla.
Muhammed GÖKTAŞ